BİZ…

Ab-ı Hayat pınarının doğduğu,
Zirvesi “HU” diyen dağdan geldik biz..!
Allâh’ın isminin Tengri olduğu,
Gök Tengri’ye tabi çağdan geldik biz..!

Gelir gelmez şerflendik islamla,
Hizmet ettik dine şerefle şanla,
Üç kıtayı feth eyledik inançla,
Dünya “sol sol” derken, sağdan geldik biz..!

Sultan Alparslan’la bir gedik açtık,
Romendiojeni o gün dağıttık,
Haç’ı kırıp atıp; Hilâl’i astık,
Allâh Allâh deyip, her bir yandan geldik biz…!

Eğilmedi hiç bir zaman başımız,
Viyanaya değdi sınır taşımız,
Cengaverdi Hakan’ımız Han’ımız,
Peygamberin övdüğü asil kandan geldik biz..!

Hüseyin KARACA
28 Ekim 2019 Pazartesi

HİÇ

Biz, “HİÇ” bir şey yokken de hüzünleniriz Reis….!
Nen var..? Diyenlere; “HİÇ” deriz…! Oysa ki bizim hüzünlerimiz vardır cihanlara sığmayan, ama namütenahi yüreklerimizde “HİÇ”lerle besleyip büyüttüğümüz…!

Güleriz bazen, güldüğümüzü zannederler, oysa ki; Yüreklerimizde beslediğimiz hüzünlerimizi yakmaya yeltenirken, anız yakan çiftcinin köyü yakması gibi, yüreğimizi yakışımızın trajikomik hikayesinin yüzümüzdeki tecessümüdür o…!

Adabımızdan, edebimizden “HİÇ” kimseye anlatmadığımız, sevdaların, kavgaların dilimize, halimize vurduğu ipekten ilmeğin tezahurudur o…!

Anlayamazlar…!
Bilmezler…!
Bilemezler…!

Yarım kalmışlıklarımızı, tenhalarda ağlamışlıklarımızı…!

Anlayamazlar…!
Bilmezler…!
Bilemezler…!

Soğukta bir anne kedinin dahi çaresizliğini dert edişimizi…!

Anlayamazlar…!
Bilmezler…!
Bilemezler…!

Bir serçenin biçare sesinin kulaklarımızı tırmalayışını…!

Anlayamazlar…!
Bilmezler…!
Bilemezler…!

Maznum birine reva görülen zülmü yüreklerimizde hissedişimizi…!

Anlayamazlar…!
Bilmezler…!
Bilemezler…!

İnsanlığın ve dünyanın bu kadar kirlendiği bu dönemde “HİÇ” diyerek sesiz haykırışlarımızı…!

2 Ekim 2019 Hüseyin KARACA

İŞTE…!

İlla da başımdan duman mı çıksın.?
Sinemde çok gizli yangın var işte…!
İnanmayan bağrımı deşip te baksın,
Her halimden belli vurgun var işte…!

Müşkülüm, dilimde bin bir yara var,
Ne tabibi geldi, ne de çare var,
Ne medeni kanun, ne de töre var,
Her türlü halimde Mecnun var işte…!

Hüseyin KARACA 6 Ekim 2019

Eylü’le dair…

📌 Yine kusursuz bir Eylül akşamı…!
Ruh halim alabildiğine sesiz ve durgun.
Ben se fakirhanemin camından, sesiz ve durgun ruh halimin üzerine sağnak sağnak yağan hüznü canlı yayında izliyorum.

Ve hafif bir rüzgar esiyor, bahçedeki kavak ağacının sararmış yapraklarını titreterek, Kürdilihicazkar makamında binbir hüzün heceleyip, eşlik ediyor yorgun ve durgun ruhuma…

Hüseyin KARACA

HAYAT

Bir dirhem di yüreğimde ki yara,
Kanatıp bir batmana çevirdin hayat..!
Genç yaşta çevirdin bak ihtiyara,
Saçımda son siyah teli kopardın hayat..!

Her köşe başına bir tuzak kurdun,
Yüzüme gülüpte sırtımdan vurdun,
Gölgene sığındım, yaktın kavurdun,
Kışın kışsız,yazın yazsız bıraktın hayat..!

Kıymetli gösterdin kıymetsizleri,
Başıma dert ettin hüviyetsizleri,
Ruhumdan silinmez bu darp izleri,
Zehri şifa diye yutturdun hayat..!

Hüseyin KARACA 1 Eylül 2019

GİBİYDİ

Yaralı bir yüreğe dokundum bu gün,
Kökleri çatırdayan çınar gibiydi…!
Acıdan kıvranıp olmuş kördüğüm,
Son damlası yere düşmüş pınar gibiydi…!

Işıkları sönük, sokaklar bomboş,
Sade üç beş yıkık virane kalmış,
Sanki yıllar yılı, giden olmamış,
Yakılmış, yıkılmış bir köy gibiydi…!

Rüzgâr vurup dallarını budamış,
Üzerinde tek yaprağı kalmamış,
Hazana varmamış, murad almamış,
Zalimce tomurcuğu koparılan bir gül gibiydi…!

Yakmışta ta kavurmuş acı köz gibi,
Yüreğe saplanan, acı söz gibi,
Tedavisi mümkünsüz yüzde iz gibi,
Otuzlu yaşlarda Pir-i Fani gibiydi..!

Hüseyin KARACA (6 Eylül 2019)