HİÇ

Biz, “HİÇ” bir şey yokken de hüzünleniriz Reis….!
Nen var..? Diyenlere; “HİÇ” deriz…! Oysa ki bizim hüzünlerimiz vardır cihanlara sığmayan, ama namütenahi yüreklerimizde “HİÇ”lerle besleyip büyüttüğümüz…!

Güleriz bazen, güldüğümüzü zannederler, oysa ki; Yüreklerimizde beslediğimiz hüzünlerimizi yakmaya yeltenirken, anız yakan çiftcinin köyü yakması gibi, yüreğimizi yakışımızın trajikomik hikayesinin yüzümüzdeki tecessümüdür o…!

Adabımızdan, edebimizden “HİÇ” kimseye anlatmadığımız, sevdaların, kavgaların dilimize, halimize vurduğu ipekten ilmeğin tezahurudur o…!

Anlayamazlar…!
Bilmezler…!
Bilemezler…!

Yarım kalmışlıklarımızı, tenhalarda ağlamışlıklarımızı…!

Anlayamazlar…!
Bilmezler…!
Bilemezler…!

Soğukta bir anne kedinin dahi çaresizliğini dert edişimizi…!

Anlayamazlar…!
Bilmezler…!
Bilemezler…!

Bir serçenin biçare sesinin kulaklarımızı tırmalayışını…!

Anlayamazlar…!
Bilmezler…!
Bilemezler…!

Maznum birine reva görülen zülmü yüreklerimizde hissedişimizi…!

Anlayamazlar…!
Bilmezler…!
Bilemezler…!

İnsanlığın ve dünyanın bu kadar kirlendiği bu dönemde “HİÇ” diyerek sesiz haykırışlarımızı…!

2 Ekim 2019 Hüseyin KARACA

İŞTE…!

İlla da başımdan duman mı çıksın.?
Sinemde çok gizli yangın var işte…!
İnanmayan bağrımı deşip te baksın,
Her halimden belli vurgun var işte…!

Müşkülüm, dilimde bin bir yara var,
Ne tabibi geldi, ne de çare var,
Ne medeni kanun, ne de töre var,
Her türlü halimde Mecnun var işte…!

Hüseyin KARACA 6 Ekim 2019

Eylü’le dair…

📌 Yine kusursuz bir Eylül akşamı…!
Ruh halim alabildiğine sesiz ve durgun.
Ben se fakirhanemin camından, sesiz ve durgun ruh halimin üzerine sağnak sağnak yağan hüznü canlı yayında izliyorum.

Ve hafif bir rüzgar esiyor, bahçedeki kavak ağacının sararmış yapraklarını titreterek, Kürdilihicazkar makamında binbir hüzün heceleyip, eşlik ediyor yorgun ve durgun ruhuma…

Hüseyin KARACA

HAYAT

Bir dirhem di yüreğimde ki yara,
Kanatıp bir batmana çevirdin hayat..!
Genç yaşta çevirdin bak ihtiyara,
Saçımda son siyah teli kopardın hayat..!

Her köşe başına bir tuzak kurdun,
Yüzüme gülüpte sırtımdan vurdun,
Gölgene sığındım, yaktın kavurdun,
Kışın kışsız,yazın yazsız bıraktın hayat..!

Kıymetli gösterdin kıymetsizleri,
Başıma dert ettin hüviyetsizleri,
Ruhumdan silinmez bu darp izleri,
Zehri şifa diye yutturdun hayat..!

Hüseyin KARACA 1 Eylül 2019

GİBİYDİ

Yaralı bir yüreğe dokundum bu gün,
Kökleri çatırdayan çınar gibiydi…!
Acıdan kıvranıp olmuş kördüğüm,
Son damlası yere düşmüş pınar gibiydi…!

Işıkları sönük, sokaklar bomboş,
Sade üç beş yıkık virane kalmış,
Sanki yıllar yılı, giden olmamış,
Yakılmış, yıkılmış bir köy gibiydi…!

Rüzgâr vurup dallarını budamış,
Üzerinde tek yaprağı kalmamış,
Hazana varmamış, murad almamış,
Zalimce tomurcuğu koparılan bir gül gibiydi…!

Yakmışta ta kavurmuş acı köz gibi,
Yüreğe saplanan, acı söz gibi,
Tedavisi mümkünsüz yüzde iz gibi,
Otuzlu yaşlarda Pir-i Fani gibiydi..!

Hüseyin KARACA (6 Eylül 2019)

SEN AĞIR GELDİN

Teraziye koydum bütün cihanı,
Diğer kefede ki; Sen, ağır geldin…!
Padişahı, hükümdarı, sultanı,
Engin sinedemde ki; Sen, ağır geldin…!

Çağırmadan geldi dağlar, dereler,
Sahici derdime, sahte çareler,
Anlatılmaz daha neler var neler,
Alem koşup geldi; Sen, ağır geldin…!

Hüseyin KARACA
23 Eylül 2019

ÖMRÜMÜN

Aktı sular, seller gibi, bitti tükendi,
Yaşanacak nesi kaldı ömrümün.?
Yarım asır nasıl da, geride kaldı,
Kendi gitti sesi kaldı ömrümün…!

Dün gibi geliyor, tüm yaşananlar,
Yalan oldu yalan, en sahi anlar,
Hikayeye döndü muhteşem çağlar,
Çoğu gitti azı kaldı ömrümün…!

Zamanı saati gelince biter,
Ummadığın anda kapanır defter,
Tek taraflı olur, artık bu sefer,
Allâh bilir, üç beş yazı kaldı ömrümün..!

Her taraftan saldırdılar el gibi,
Dağı taşı yıkan, azgın sel gibi,
Umarsızca esen, asi yel gibi,
Harmanını savurdular ömrümün…!

Feryat eti feryat, iyiye, güzele dair,
Ne yaptıysa kötüye, çirkine etmedi tesir,
Anlaşılmadı gitti, oldu müteessir,
Elinde bir kırık sazı, kaldı ömrümün.

Hüseyin KARACA
21 Eylül 2019