TÜRK DİL BAYRAMI KUTLU OLSUN

Pir-i Türkistan Hoca Ahmet Yesevî’nin manevi nefesiyle,
Karamanoğlu Mehmet Bey’in tarihî fermanıyla mühürlenmiş;
​Türkçe düşünüp, Türkçe konuşup, Türkçe anlaşıldığımız bir gelecek dileğiyle…
​26 Eylül Türk Dil Bayramımız kutlu olsun!

SANAL KUMAR

Sanal kumar sarmalına kapılan bir toplumu izlemek, vicdanı olan her insanı ziyadesiyle üzüyor. Adeta azgın bir sel gibi, toplumun hatırı sayılır bir kesimini önüne katmış, korkunç bir meçhule doğru sürüklüyor.

Yaşlı, genç, kadın, erkek; herkes bu illetin pençesinde kıvranıyor. Evler, ocaklar sönüyor; yuvalar dağılıyor. Borç batağına düşenler, gözünü kırpmadan canına kıyıyor.

Ulaşılması o kadar basit ki, bir telefonun tuşuna basmak kadar yakın bu felaket.

Biraz araştırdığımda sistemin şu şekilde işlediğini gördüm: Bu laneti ilk kez oynayanlara çok bonkör davranıyorlar. Bir yatırana yüz, hatta bin katını vererek zehri zerk ediyorlar. Sonrası ise, o ilk zehrin etkisiyle başı dönen kişinin tüm birikimini kaybetmesiyle başlıyor. Ev gidiyor, araba gidiyor, eş, çoluk çocuk…

Ve geriye ya zavallı bir hayat ya da acı bir son kalıyor.

Bu bilişim teknolojisinden az da olsa anlayan bir kardeşiniz olarak diyorum ki: Bu lanet sistemi geliştiren yazılım mühendisleri size zırnık koklatmaz, aksine elinizdeki avucunuzdaki her şeyi alıp sizi ekmeğe muhtaç hale getirirler.

Kısadan zengin olma hayalleri hayatınızı zindana çevirmeden aklınızı başınıza toplayın.

Aman ha, bu pis ahtapot’a elinizi kaptırmayın, kolunuzu kurtaramaz sınız!

Yetkililerin bu elzem konu üzerine hassasiyetle gitmeleri en içten temennimdir. Sanal kumar siteleri çok acil bir şekilde mercek altına alınıp bu bataklık kurutulmalıdır. Aksi halde çok ocaklar söner, çok canlar yanar.

Endişe, kaygı ve üzüntüye hayırlı geceler.
Hüseyin Karaca

DEVLET AKLI

Bir zamanlar Filistin’de de parayla toprak satılıyordu. Bir liralık yeri on liraya satıp kâr ettiğini sananların, o paraya yenilen dedelerinin vebalini torunları bugün kanla, gözyaşıyla ve soykırımla ödüyor.

​Yaşananlar bizi kahrediyor; insanlığımızdan, Müslümanlığımızdan ve Türklüğümüzden utanıyoruz.

Körpe sabilerin bombalarla, açlıkla, susuzlukla terbiye edildiği bir dünyaya lanet olsun!

Sadece yutkunuyoruz, elimizden hiçbir şey gelmiyor.

​Gelelim bize…

​Aynı oyunlar şimdi bizim başımızda. Kanla alınmış topraklarımız parayla yabancılara peşkeş çekiliyor. Umarım bizim torunlarımız böyle ağır bir bedel ödemez, ancak gidişat iyimser cümleler kurmaya izin vermiyor.

​Bazı şeyleri görmek için kâhin olmaya gerek yok. Ülkede “parayı veren düdüğü çalar” misali şeyler oldu ve olmaya devam ediyor. Sınırlarımız kalbur misali, elini kolunu sallayarak gelenlerin sayısı küçümsenecek gibi değil. Parayla vatandaşlık çantada keklik, toprak edinmek de neymiş ki?

​Eğer bir devlet aklı varsa ki ben böyle bir aklın varlığına inanmıyorum, vatandaşlık edinenlerin vatandaşlıkları derhal düşürülmeli, edindikleri topraklar geri alınmalı ve hepsi sınır dışı edilmeli.

Aksi takdirde dağı taşı saran cobanlık kisvesi altındaki Afgan’larla, şehirleri istila etmiş Suriye’lilerle, memleketin en güzel yerlerini parsel parsel almış Arap’larla ve Türk gibi davranan dahili ve harici kripto düşmanlarımızla başımız büyük derde girecektir.

​Kanla bedeli ödenmiş bu vatan ve o kanla kazanılmış kimlik, kim olduğu belli olmayan yabancılara bu kadar basitçe peşkeş çekilemez!

Devlet aklı yüz yıl sonrayı görendir, görmüyorsa ya kördür yada akılsız…